10 Ekim 2012 Çarşamba

Korkuyorum

Herkesin imreneceği kadar iyi bir işe, eve, arabaya, harika ayakkabılara,çantalara ve hatta kendine göre baya iddialı bir tektaşa ve beştaşa sahibim. Geçen zaman içinde güzel arkadaşlarım da oldu diyebilirim. Üniversiteden de arkadaşlarımdan gelen oldu buraya. Zamanım doluyor yani bir şekilde. Hergün işte çalışıyorum, geliyorum evde çalışıyorum. Sürekli oyun oynayan bir kocam ve bana dünyaları veren yardımcım Neriman Teyzem var. Evdeki sorumluluğum çamaşırları yıkamak, akşamları atıştıracak birşeyler hazırlamak, bir de bulaşık makinasını doldurup boşaltmak. Hala kalp çarpıntılarım oluyor ara sıra, ama bunların sebebi eskisinden daha farklı. 1 yılda değişen hayatım dışarıdan alışılması gayet kolay görülse de, tüm yaşadıklarımın beni duygusuzlaştırdığını hissediyorum. Hergün yatağıma dünyada bir günü daha doldurduk diye giriyorum. Ne kendim için ne yaptığım umrumda, ne başka birşey. Eskisi gibi sevemiyorum da birşeyleri. Çünkü öğreniyorum sevmenin kötülüğünü. Tüm değişen şeylerin içinde sadece Annem aynı. Ah annem. Canım annem. Kalbimin en ince sızısı annem. Ben ona karşı bile farklıyım artık. Yeryüzünde herşeyimi bilen tek insan annem, artık sadece hayatımda iyi olan şeyleri bilmek durumunda. Mutsuzluklarımı, umursamazlıklarımı, hayal kırıklığına uğramışlıklarımı kendime saklıyorum. E tabi bu en basından benim seçimimdi. Eskiden hayal kurmayı severdim. Şimdi hepsini toplayıp biryerde yakmak mümkün olsa diyorum kendi kendime. Artık hayal kurmuyorum, çünkü hayal kırıklığı yaşamaktan yoruldum. Kimine göre çok abartıyor olabilirim yaşadıklarımı, ama düşünün ki siz tüm varınızı yoğunuzu yasanan onca olumsuz şeye rağmen bırakıp bir adama gidiyorusunuz.. ve.. Ve bombok oluyor herşey bazen.. O bombok gecelerden birindeyim. Yapayalnızım karanlığın içinde ve bu şehirde. Kapıyı vursam gidecek bir yerim yok, dursam olduğum yerde söyleyecek sözüm yok. Bildiğim şey, her ufak yalanın tekrarı vardır ve giderek büyüyecektir. Şimdi ufağın tekrarındayız. Uyumak istemiyorum çünkü yarın olacak ve gece olacak ve gündüz.. Herşey büyüyecek.. Korkuyorum..

5 Aralık 2011 Pazartesi

Yeni..

Yeni bir hayat, yeni bir şehir, yeni sorumluluklar, yeni sorunlar...
Mutluluğun paylaştıkça arttığı bir evdeyim, yepyeni umutlarla yeşeren herseyi içinde barındıran. Dünya tatlısı bir sevgilim, kendi içinde şirin bir hayatım var, ama bir de her gün büyüyen bir yalnızlığım. Daha önceleri hiç aklıma gelmezdi birileriyle sadece yolda karşılaşmanın bile insanı hayata bağlayan birşey olduğu. Şimdi ben sokakta yürürken tanıdık birilerini görmemin ihtimalinin bile neredeyse olmadığı bir şehirdeyim ve yalnızlığımda saklıyorum herşeyimi..

16 Şubat 2011 Çarşamba

Ne Öğrettin Bana Ey Hayat?

Düşünüyorum kendi kendime ne öğrendim kısacık ömrümde diye..

Doğdum önce, mis kokulu annemden sevmeyi; koskocaman babamdan güvenmeyi; sessiz sakin abimden dinlemeyi öğrendim..

Biraz büyüdüm sonra okul vaktim geldiğinde, öğretmenimden hayatta herşeyin bana ait olmadığını, arkadaşlarımdan yarışı ve paylaşmayı öğrendim..

Liseye başladığımda, yalanları gördüm ama can yakmayan cinsten..

Üniversitede aşık olmayı öğrendim ve her kesimden, her yöreden insanla can olunabildiğini.

Daha sonra aslında kimseyle can olunamayacağını, insanın en çok kanayan yarasının en yakını tarafından açıldığını öğrendim..

Aşkın birçok yaraya iyi geldiğini ama uğrunda da bir çok yaraya mahal verdiğini gördüm.. Vücudumun bir uzvunu kangren eden bir şeyi aşkım uğruna kesip atamamayı ve içimdeki yangınla yaşamayı öğrendim..

Dünyada çıkarsız seven tek anne ile babaymış bunu gördüm.. Anne ile baba'dan başka kimse kalbinin yanığının derecesiyle ilgilenmiyormuş.. Sen üzüldüğünde canından can giden gerçekten sadece onlarmış..

Aşk dediğinde önceliğin olsa da, sana inansa da, senin arkanda sorgusuzca durmadığı, aldığın karara destek vermediği olabiliyormuş ve elin kolun bağlı sadece rica ederek bekliyormuşsun..

Yine de öğrendim ki seni en iyi anlayan, canı yanan ailesi de olsa; aşkının peşinden gidiyor insan, yolu bilmesede..

7 Kasım 2010 Pazar

Yeni dönüm noktaları hayatlarımızda..

Yeni dönüm noktaları hayatlarımızda.. Yeni ve benimle mezara gidecek kararlar alma aşamasındayım..

Var olanı yerleştirdiğimiz yerden alma vakti geldi. Hep orda olduğunu sandığın ama aslında hiç olmamış, seni hiç tanımamış olanlarla yüzleşme vakti geldi. Peki neydi bu kadar güvenmeyi sağlayan. Güvenipte yara almamı sağlayan. Evet artık bir yol ayrımındayım. 22 yaşımdayım, 82 yaşın yorgunluğuyla. Büyüyorum. Zorla büyütülüyorum. İftiraya uğruyorum. Yara alıyorum. Yaralarımı saramıyorum. Yanımda olmasını umduğum insanlardan, yaralarımı sarmasını beklediklerimden yakınlık göremiyorum. Büyüyorum. Biraz sevgimle, biraz iyi niyetimle, biraz yanan canımla, biraz göz yaşımla, biraz yalnızlığımla, biraz birliktelikle, biraz hayal kırıklığımla, biraz da mecbur bırakıldığım nefretle. Büyüyorum.

Üzgün ve kırgınım... Herkese ve herşeye...

Uğraşmayın benimle ve kalbimle...

26 Mart 2010 Cuma

Başım ağrıyor..

düşünmek yoruyor artık beni.. başıma ağrılar giriyor.. soğuk olan ne, mekanlar mı, insanlar mı, duygular mı, olanlar mı yoksa olmayanlar mı? hepsi.. belki de hiçbiri.. bomboşum ve düşünmek istemiyorum.. sadece bir ses duymak istiyorum.. yolda yürürken yanımda yürüdüğünü hayal ettiğim adam, otururken beni izlediğini düşündüğüm adam gerçekten yanımda yürüsün, gerçekten beni izlesin istiyorum.. Zaman çabuk geçiyor gibi geliyor, aslında değil.. ben kendime çabuk geçtiğini kabul ettirmek için çaba harcıyorum.. yalnızım.. kalabalık içinde yalnız olmak klişesi hep salakça gelmiştir bana.. bu akşam o evde, bilmem kaç tane insanın içinde ben yalnız kaldım.. salonun bir köşesinde hem bütün sesleri duyup hem hiç bir sesi duymadan, hem herşeyi görüp hem hiçbişeyi görmeden öylece durdum.. kaçmak uzaklaşmak istedim.. arabama atlayıp gazı kökleyip, oradan defolup gitmek.. sonra sakin sessiz bir yere yanaşıp bağıra bağıra ağlamak.. ne mümkün ama.. yalnızdım ve yalnızlığımda boğuldum.. beni seven ve sevdiğim insanların içinde yalnızdım.. kalbim acıdı biraz.. sonra geçti demek isterdim ama geçmedi.. öyle çok özledim ki, koltuğunda gerçek adamı görmeye alışık olduğum o ev zindan geldi.. bir insan bir sesi duymaya bu kadar muhtaç olur mu? herşey soğuk.. kalbim özlemekten yorgun, ben kalbimi teselli etmekten.. içim soğuk, her yanım kış.. haydi güneş göster kendini.. sana döneyim yüzümü..

21 Aralık 2009 Pazartesi

Merak..

Hani sadece gökyüzüne dalarsınız, kafanızdan milyonlarca düşünce geçer ve sonra birden kim olduğunuzu ve nerde olduğunuzu hatırlarsınız da kafanızdakiler, orada dakikalardır aklınızdan geçenler, uçup gider tam da o anda.. işte sonra dersiniz neydi beni düşündüren böyle? hep merak etmişimdir bende kafamdan geçenleri.. kendi düşündüğüm ama sanki bir başkasının hayaliymişçesine beynimden uçup giden şeyleri.. bir kaybolmuşluk hissi yaratır bende bu. ve kaybolmayı -her nekadar yalnızlıktan nefret etsem de- severim. kaybolmak denildiğinde gözümün önünde canlanan görüntü çocukluğumun yaz aylarını geçirdiğim yalova'da akşam vakti bisikletini parketmiş yanına çömelmiş afacan bir kız çocuğudur. Etrafta sadece gözüne gözüne giren bir sokak lambası vardır. ve ben şimdi gecenin bi vakti kışlarını hep merak ettiğim o yazlık yerinde karanlığın kollarında soğuktan kıpkırmızı olmuş yanaklarımla yürümek isterim , hem büyümenin verdiği bir güvensizlikle hem de8 yaşındaki afacan kız çocuğunun içindeki uçsuz bucaksız bir güvenle..

17 Aralık 2009 Perşembe

GÜNEŞE DÖN YÜZÜNÜ

Sadece aşk için ne göze alınabilir? Gözlerde belirecek bir pırıltı için neler yapılabilir? Giderken birini üzmek, birinin sevincine sebep oluyorsa tek seçimlik bu hayatta seçilmesi gereken nedir? Anlık hevesler neyi beraberinde getirir? Özlemler insana hangi acıları verir? Daha çok başındayım sandığında aslında sonunda olduğun yol seni nereye götürmüştür?

Hayatın bizi sürüklediği bir noktada uyanıyoruz sadece uykumuzdan. Uzun yıllardır başrolünde olduğumuz filmin karesinden fırlayıp yaptıklarımıza şöyle bir dönüp bakıyoruz. Gördüğümüz şey ne? Hissettiklerimiz? "Keşke"lerimiz? "İyi ki"lerimiz? Ben hayatın en çok hem iyi ki dedirten hem de beni keşke demek zorunda bırakan kısımlarıyla haşır neşir olmaktayım..

Ve aşk.. Aslında bütün bunlara sebep olan şeydir sevgim.. Gitmek isteyip hem de kalmak istememe sebeptir.. Seçtiğim ama bi türlü seçemediğim yerime sebeptir.. Kalbimin en güzel yerindeki öteki yarıma sebeptir.. Heyecanımın kaynağıdır ama heyecanlarımı da bitirendir öteki yanda..

Gerçek bir adam çıkar karşınıza bir çok duraktan sonra, ve siz onun da geçtiği bir çok duraktan sonra onun için gerçek bir kadın olduğunuzun farkına varırsınız. O güne kadar hiç olmamışçasına deli bir heyecanla koşarsınız da koşarsınız o gerçek adama kendinizi güneş yapmak için.. uğraşırsınız güneşe dönsün yüzünü diye. O gün olur ve siz yepyeni doğarsınız ilk defa, ilk defa bu kadar duru ve ilk defa bu kadar parlak.. Hiçbirşey düşünmezsiniz.. Dünya sadece 2 kişiliktir, aşk'ın 2 kişilik olduğundan gelir bu.. Küçük dokunuşlardır size huzur veren, gülümseten.. Sanki ilk konuşmaya başlayan bebeğin ağzından "anne" "baba" kelimelerini ilk kez duyan ebeveynlerdeki gibi bir tatlı bir telaş olur adınızı her duyduğunuzda o gerçek adamın ağzından.. Adam gerçektir kadın gerçektir ama bir rüyadır adeta içinde bulunulanlar.. Lakin rüyasını yönlendirebilir insanlar, bu gerçek rüyada herşey zamana bağlı bir değişkendir sadece.. Bağlılık yeminleri edilir gerçek adama, şarkılar söylenir, şiirler yazılır gerçek adamın bilmediği, ve bir gün hiç unutulmasın diye anılar aktarılır yaldızlı pembe kaplı deftere, arkadaş sohbetlerinde hep konuşulur bu gerçek adam, başka kadınlara hep üzülerek bakılır gerçek adamları olamayacak diye.. Gerçek adam hep uzaktadır ancak.. ve gerçek kadını alıp götürmek ister.. Gerçek kadın zaten gitmek ister ama kalmak da ister aynı anda.. Zaman zaman gözyaşlarında akıtır yastığına gerçek kadın geceleri, zaman zaman sadece dalıp gittiğinde içine.. Düşündüğünde yalnız hisseder gerçek kadın kendini, zaten özlemlerin eşiğinde bir hayatı varken, daha çok özlemin kendisini nereye götüreceğini düşünür.. Aşk için, gerçek adamın gözlerindeki ışıltı için neleri yapabileceğini düşünür..

Gerçek kadın çok sever deli gibi sever.. Gerçek kadın gizli gizli ağlar, uzun uzun ağlar.. Gerçek kadın dalıp gider uzaklara, gideceği uzaklara, gitmek istediği uzaklara ve kalmak istediği yakınlara.. Gerçek kadın hayat doludur aynı zamanda.. Gerçek kadın hep güler hep gülümser, neşe saçar.. Gerçek kadın hayaller kurar saatlerce.. Gerçek kadın gerçektir en gerçeğinden.. Ertesi gün güneşi doğurmak için beklemektedir bir yanda gerçek adam'a..

2b