7 Kasım 2010 Pazar

Yeni dönüm noktaları hayatlarımızda..

Yeni dönüm noktaları hayatlarımızda.. Yeni ve benimle mezara gidecek kararlar alma aşamasındayım..

Var olanı yerleştirdiğimiz yerden alma vakti geldi. Hep orda olduğunu sandığın ama aslında hiç olmamış, seni hiç tanımamış olanlarla yüzleşme vakti geldi. Peki neydi bu kadar güvenmeyi sağlayan. Güvenipte yara almamı sağlayan. Evet artık bir yol ayrımındayım. 22 yaşımdayım, 82 yaşın yorgunluğuyla. Büyüyorum. Zorla büyütülüyorum. İftiraya uğruyorum. Yara alıyorum. Yaralarımı saramıyorum. Yanımda olmasını umduğum insanlardan, yaralarımı sarmasını beklediklerimden yakınlık göremiyorum. Büyüyorum. Biraz sevgimle, biraz iyi niyetimle, biraz yanan canımla, biraz göz yaşımla, biraz yalnızlığımla, biraz birliktelikle, biraz hayal kırıklığımla, biraz da mecbur bırakıldığım nefretle. Büyüyorum.

Üzgün ve kırgınım... Herkese ve herşeye...

Uğraşmayın benimle ve kalbimle...

26 Mart 2010 Cuma

Başım ağrıyor..

düşünmek yoruyor artık beni.. başıma ağrılar giriyor.. soğuk olan ne, mekanlar mı, insanlar mı, duygular mı, olanlar mı yoksa olmayanlar mı? hepsi.. belki de hiçbiri.. bomboşum ve düşünmek istemiyorum.. sadece bir ses duymak istiyorum.. yolda yürürken yanımda yürüdüğünü hayal ettiğim adam, otururken beni izlediğini düşündüğüm adam gerçekten yanımda yürüsün, gerçekten beni izlesin istiyorum.. Zaman çabuk geçiyor gibi geliyor, aslında değil.. ben kendime çabuk geçtiğini kabul ettirmek için çaba harcıyorum.. yalnızım.. kalabalık içinde yalnız olmak klişesi hep salakça gelmiştir bana.. bu akşam o evde, bilmem kaç tane insanın içinde ben yalnız kaldım.. salonun bir köşesinde hem bütün sesleri duyup hem hiç bir sesi duymadan, hem herşeyi görüp hem hiçbişeyi görmeden öylece durdum.. kaçmak uzaklaşmak istedim.. arabama atlayıp gazı kökleyip, oradan defolup gitmek.. sonra sakin sessiz bir yere yanaşıp bağıra bağıra ağlamak.. ne mümkün ama.. yalnızdım ve yalnızlığımda boğuldum.. beni seven ve sevdiğim insanların içinde yalnızdım.. kalbim acıdı biraz.. sonra geçti demek isterdim ama geçmedi.. öyle çok özledim ki, koltuğunda gerçek adamı görmeye alışık olduğum o ev zindan geldi.. bir insan bir sesi duymaya bu kadar muhtaç olur mu? herşey soğuk.. kalbim özlemekten yorgun, ben kalbimi teselli etmekten.. içim soğuk, her yanım kış.. haydi güneş göster kendini.. sana döneyim yüzümü..